Son dönemde Zonguldak’tan gelen haberler, şehrin karanlık yüzünü bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessesesinde çalışan 25 yaşındaki maden işçisi Tunahan Korkmaz’ın trajik ölümü, bir kez daha önemli bir sorunu gündeme taşıdı: Kadın, içki, kumar ve borç batağı…
Tunahan Korkmaz, sadece ailesi ve çevresi tarafından sevilen bir genç madenci değildi. Aynı zamanda, Kahramanmaraş merkezli depremin ardından Hatay’a giderek enkaz altından canlar kurtarmış, kahraman bir insandı. Ancak ne yazık ki, Tunahan’ın hayatı bir borç yüzünden son buldu. Çevresindeki iddialara göre, maden işçisi genç adamın 3 milyon liraya yakın bir kumar borcu vardı ve bu borç, onu bunalıma sürükleyerek canına kıymasına sebep oldu.
Tunahan’ın ölümünün ardından, Çınar Gazetesi’nin internet sitesinde yer alan haberin altına bir okurun yorumları, konunun daha da derinleşmesine yol açtı. Engin Akbaşlı adlı okur, Zonguldak’taki maden ocaklarının etrafında içkili mekânların olduğunu, buralarda işçilerin tuzağa düşürülüp borçlandırıldığını belirtti. Yorumunda, işçilerin kadın, içki, uyuşturucu, tefeci ve kumar gibi unsurlarla tuzağa çekildiğini vurguladı. Akbaşlı, son on yıl içinde canına kıyan, cinayet işleyen veya ailelerini yıkan çok sayıda işçinin olduğu, bu konuda bir araştırma yapılması gerektiğini söyledi.
Zonguldak’taki maden işçilerinin yaşam koşulları ve ekonomik durumu, yıllardır göz ardı edilen bir gerçektir. Çoğu işçi, borç batağında yüzüyor ve bu borçlar, onları çıkmaz sokaklara sürüklüyor. Akbaşlı, Zonguldak’taki alkollü mekânların kapatılması ve denetlenmesi gerektiğini belirterek, işçilerin bu tür tehlikeli alışkanlıklardan korunması için somut adımlar atılmasının şart olduğunu ifade etti.
Ne yazık ki, bu durum sadece Zonguldak’la sınırlı değil. Türkiye’nin birçok köyünde, kasabasında ve şehrinde, benzer şekilde çalıştıkları iş yerlerinin etrafında, işçilerin sosyal, psikolojik ve ekonomik anlamda zorlandıkları mekânlar bulunuyor. Kadın, içki, uyuşturucu ve kumar gibi unsurlar, bu kişilerin hayatlarını karartıyor.
Zonguldak’ta son zamanlarda artan intihar olayları ve ölüm vakaları, bu ciddi sorunun sadece buzdağının görünen yüzü olduğunu gösteriyor. Valilik, hakim ve savcılar, emniyet ve jandarma teşkilatları, barolar ve sivil toplum kuruluşları, bu konuda daha fazla duyarlı olmalı. Bu olayların derinlemesine incelenmesi, daha fazla canın yanmaması için atılacak ilk adım olmalıdır.
Kadın, içki, kumar ve uyuşturucu, birbirine sıkı sıkıya bağlı dört unsur. Bunların hayatlara ne kadar büyük zararlar verdiği, her geçen gün daha fazla ortaya çıkıyor. Maden işçileri, evlerine ekmek götürmek için yerin yüzlerce metre altında çalışıyor, ancak bir şekilde bu unsurlar yüzünden hayalleri yıkılıyor, hayatları sona eriyor. Yuvalar dağılmakta, cinayetler işlenmekte, canlar yok olmaktadır. Zonguldak ve benzeri şehirlerde bu sorunun üstesinden gelmek için daha fazla çaba harcamalıyız.
Ucu nereye kadar giderse gitsin, kadın, içki, kumar ve uyuşturucunun insanları ölümle tanıştıran tuzaklarını önlemek, toplumsal bir sorumluluktur. İşçi sınıfının bu karanlık döngüden kurtulması için yapılacak daha çok şey var. Eğer bu adımlar atılmazsa, daha fazla Tunahan Korkmaz’ın kaybını izlemek zorunda kalacağız.