Avrupa Birliği Uyuşturucu Ajansının Haziran ayında
Brüksel’de açıkladığı “2019 Avrupa Uyuşturucu Raporu”na göre (kaynak: dw.com,
erişim: 13.10.2019), uyuşturucu kaçakçılığında önemli transit ülke olmaya devam
eden Türkiye’de doz aşımı kaynaklı ölümlerin arttığına dikkat çekildi. “Avrupa
Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi” tarafından (EMCDDA)
hazırlanan raporda, uyuşturucu ile mücadele alanında çok sert kanunlara sahip
olmasına karşın Türkiye’nin uyuşturucu kaçakçıları tarafından kullanılan önemli
bir transit ülke olduğu, Türkiye’de bir yıl içerisinde ele geçirilen eroin
miktarının tüm Avrupa Birliği ülkelerinde ele geçirilen miktarın çok üzerinde
olduğu belirtildi. Rapora göre diğer uyuşturucu türlerinde de durum farklı
değil.
Rapora göre, Türkiye’de 15-64 arası yaş grubunda en çok
esrar kullanılmakta, bunu MDMA gibi sentetik uyarıcılar ile kokain
izlemektedir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı erkekler arasında daha
yüksek ve en çok 15-34 yaş arası erkekler uyuşturucu madde kullanmaktadır.
Uyuşturucu madde tedavisi görenlerin çoğunluğunu da yine erkekler
oluşturmaktadır.
Raporda dikkat çekilen önemli bir husus ta sosyal medya
ve internetin yasadışı karanlık ağı Darknet üzerinden yapılan uyuşturucu
kaçakçılığında artış olduğu, hatta kullanıcılara uyuşturucunun hızlı
ulaştırılmasını sağlayan ‘kokain çağrı merkezleri’ olduğuna dikkat çekildi.
Benzer veriler Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla
Mücadele Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye Uyuşturucu Raporu”nda
da (2019) yer almaktadır (kaynak: narkotik.pol.tr, erişim: 13.12.2019).
Her iki raporda çarpıcı pek çok daha bilgi olmakla
birlikte, bu raporların bugünkü yazımızı ilgilendiren yönü, çocuk ve gençlerde
uyuşturucu kullanımının artışı ve bunun çok genç yaşlara kadar düşmüş
olmasıdır. Yapılan araştırmalarda değişik yaşlar belirtilmekle birlikte,
çocuklarda uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanım veya en azından deneme
yaşının 12 ve hatta bazen daha da aşağılara düştüğü ifade edilmektedir.
Konunun anlaşılması bakımından belirtmek gerekirse, Dünya
Sağlık Örgütü’nünün tanımına göre uyuşturucu veya uyarıcı madde, merkezi sinir
sistemi üzerinde etki gösterip, kişide bağımlılık yaratan her türlü maddedir.
Uyuşturucu madde, uyuşturucu özelliği gösteren esrar, eroin gibi maddeler;
uyarıcı madde ise, kişiyi uyuşturmayıp uyaran, etkisi devam ettiği sürece
enerji veren kokain gibi maddelerdir. Bunun dışında yine kişide bağımlılık
yaratan tiner gibi uçucu maddeler vardır ki, bunlar uyuşturucu madde statüsünde
kabul edilmemekte, bunların alımı satımı ve kullanımı ayrı bir kanuni rejime
tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla uçucu maddeler yazımız kapsamında değildir.
Yine bugünkü yazımızın asıl konusunu oluşturmadığından
ayrıntısına girilmeksizin belirtmek gerekirse, ülkemiz mevzuatında uyuşturucu
veya uyarıcı maddelerin imali, ithali, ihracı, alınması, satılması, başkasına
verilmesi, depolanması, bulundurulması gibi eylemler TCK’nın 188 vd.
maddelerinde “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlığı altında
oldukça ağır yaptırımlara tabi tutulmuştur. Üstelik bunların yaptırıma tabi
tutulması için bu davranışların üzerinde gerçekleştirildiği uyuşturucu veya uyarıcı
madde miktarının bir önemi de bulunmamaktadır. Bir içimlik esrarlı sigaranın
dahi bir kimseye satılması ve hatta verilmesi hali için Kanunda 10 yıldan az
olmamak üzere hapis cezası öngörülmektedir. Maddenin satıldığı veya verildiği
kimsenin çocuk olması halinde hapis cezasının 15 yıldan az olamayacağı
öngörülmektedir.
Diğer taraftan esrarın hammaddesi olan kenevir bitkisinin
üretimi, yani toprağa tohumun ekiminden hasat edilmesine kadar geçen süreç
“Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun”da özel olarak düzenlenmiş ve
bu kanuna aykırılıklar ayrıca cezalandırılmış, bu eylemler uyuşturucu madde
imal ve ticareti kapsamında ele alınmamaktadır. Yine afyon’un elde edildiği
bitki olan haşhaş bitkisinin üretimi “Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun”da
özel olarak düzenlenmiş olup, bu Kanuna aykırılıklar ayrıca
cezalandırılmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanımı da cezai yaptırıma tabi tutulmuştur. TCK’nın 191. maddesine göre,
kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya
bulundurmak eylemleriyle, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak eylemleri iki
yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Görüldüğü üzere,
uyuşturucu maddenin sadece kullanılması değil, henüz hiç kullanılmamış olsa
dahi kullanmak amacıyla satın alınması, kabul edilmesi ve bulundurulması da tek
başına oldukça yüksek bir cezai yaptırıma tabi tutulmaktadır. Örneğin, hiç
uyuşturucu madde kullanmamış kimsenin sırf merak saikiyle satın aldığı bir
içimlik esrar buradaki ceza ile cezalandırılabilecektir. Özellikle çocuk ve
gençlerin bir kısmında yaşanan bu durum, kendileri açısından ağır sonuçlar
doğurabilmektedir.
Burada okuyucunun kafasını karıştırabilecek husus,
uyuşturucu veya uyarıcı maddenin satın alınması, kabul edilmesi ve
bulundurulması eylemleri hem uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti kapsamında
hem de kullanmak amacıyla uyuşturucu madde satın alınması, kabul edilmesi,
bulundurulması kapsamında cezalandırılması olacaktır. Aynı davranışlar sadece
kişide amaç (manevi unsur) dikkate alınarak farklı cezai yaptırıma tabi
tutulmuştur. İlkinde cezalar çok daha yüksektir. Her iki suçu birbirinden
ayıran husus failin amacı yani “kullanmak amacı”dır. Şayet uyuşturucu veya
uyarıcı maddenin “kullanmak amacıyla” satın alınması, kabul edilmesi veya
bulundurulması söz konusu ise eylem uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ticareti
suçu kapsamında cezalandırılmayacaktır.
Peki uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti (TCK m. 188)
ile uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanmak amacıyla satın alınması, kabul
edilmesi veya bulundurulması (TCK 191) eylemleri somut olaylarda birbirinden
nasıl ayırt edilecektir? Örneğin, bir kimsenin üzerinde bir miktar esrar,
kokain veya eroinle yakalanması ve bunları kendi içmek için yanında bulundurduğunu
beyan etmesi halinde, uygulama nasıl yapılacaktır?
Yargıtay bu durumda kişinin üzerinde ele geçirilen
uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarı, kişinin sosyal ve ekonomik durumu,
uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer, bulunduruluş şekli, kişinin uyuşturucu
veya uyarıcı madde kullanımına ilişkin bir sabıkası yahut da gördüğü tedavi
bulunup bulunmadığı gibi kriterleri dikkate alarak bir değerlendirme yapılması
gerektiğini kabul etmektedir. Bu kriterlerden bir veya birden fazlası
çerçevesinde yapılacak değerlendirmeye göre bir sonuca ulaşılacaktır. Örneğin
kişinin üzerinde ele geçirilen uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarının, bir
kişinin kullanım miktarının çok üzerinde olması, farklı paketler halinde satışa
hazır halde bulundurulması, bunların bulundurulduğu yerin satışı düşündürmesi,
kişinin ekonomik durumunun sadece kullanım amacıyla o miktarda uyuşturucu
maddeyi karşılamasının makul görünmemesi gibi durumlarda kişinin eyleminin
uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti kapsamında olduğu kabul edilmektedir.
Toplumdaki bir yanlış algıyı da kırmak bakımından
belirtmek gerekir ki uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bir kimseye verilmesi ve
karşılığında maddi bir gelir elde edilmesi yanında, hiçbir karşılık
beklemeksizin uyuşturucu veya uyarıcı maddenin, örneğin bir içimlik esrarlı
sigaranın bir kimseye kullanması/denemesi için verilmesi veya bu tür maddelerin
başkası adına bulundurulması, bir süre depolanması gibi eylemler de ticaret
kapsamında ele alınacak ve cezalandırılacaktır.
Bütün bu açıklamalar çerçevesinde özetleyecek olursak,
uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ticareti yanından kullanmak amacıyla satın
alınması, kabul edilmesi ve bulundurulması, kullanılması eylemleri de oldukça
yüksek miktarda cezai yaptırıma tabidir. Ancak buna rağmen özellikle çocuk
ve gençlerde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı sürekli artış
göstermektedir. Madde kullanım ve bağımlılığının sonucu olarak çocuk ve
gençlerin eğitim ve iş hayatına geçişi olumsuz etkilenmektedir. Bazen özenti,
bazen merak, bazen olumsuz çevre etkilenmesi sebebiyle çocuk ve gençler
uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi denemekte ve bu deneme zaman içerisinde
bağımlılığa ve basitle başlayan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı daha
ağır madde kullanımına dönüşebilmektedir. Genellikle sigara kullanımı, alkolün
yoğun kullanıldığı ortamlar zaman içerisinde çocuk ve gençlerde uyuşturucu veya
uyarıcı maddelerin de en azından denenmek amacıyla kullanılmasını sağlayan
ortamlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ne yapmak gerekir?
Bu noktada ailelerin çocuk ve gençlere yaklaşımı ve
onları doğru yönlendirmesi önem kazanmaktadır. Ailelerin çocuklarını sigara ve
alkol kullanımı da dahil olmak üzere çok iyi bir şekilde takip etmeleri gerekli
olduğu gibi, çocuklarının da kendileriyle bu konuları rahatlıkla konuşabilecekleri
bir yakınlık kurmaları gereklidir. Zira özellikle madde kullanımının
başlangıcında çocukların aileleriyle konuyu paylaşamamalarının sonucu, zaman
içerisinde oluşan bir kısırdöngü şeklinde giderek içinden çıkamadıkları madde
bağımlılığı halini almaktadır. Çocuk veya gencin uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanımından şüphelenen aileler, öncelikle doğru yaklaşımla çocuğun bu maddeyi
kullanma sebeplerini ortaya çıkarması ve ona göre bir çözüm aramaları
gereklidir. Henüz bağımlılık halini almamış kullanımlarda dahi psikiyatr ve
psikologlardan destek almak suretiyle konu bir çözüme kavuşturulmalıdır.
Ailelerin kendi içlerindeki yanlış yaklaşımları çocuk ve gençleri daha fazla bu
maddelerin kullanımına iteceği şüphesizdir.
Ailelerin çocuk ve gençleri sadece uyuşturucu veya
uyarıcı maddelerin zararları konusunda değil, bu maddelerle ilgili bir cezai
yaptırımla karşı karşıya kalmaları halinde karşılaşacakları sonuçlarla ilgili
doğru ve zamanında bilgilendirmeyi yapmaları gereklidir.
Tabii bütün bunların yapılabilmesi için ailelerin, çocuk
ve gençlerde uyuşturucu madde kullanımının anlaşılması, önlenmesi, tedavisi
konularında gerçekleştirilen pek çok eğitim programlarından kendilerine uygun
olanları seçerek bu konularda bilgilenmeleri ve çocuk ve gençlerin davranışlarını
bu anlamda takip etmeleri doğru olacaktır.
Kişilerin uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanmak için
ilk kez satın almaları, kabul etmeleri veya bulundurmaları eylemleri ile
kullanmaları halinde haklarında “kamu davasının açılmasının ertelenmesi”ne
karar verilmekte ve denetimli serbestlik kararı verilmektedir. Yani ilk kez bu
suçla ilgili haklarında başlatılacak bir ceza soruşturmasında
cezalandırılmaları söz konusu olmamaktadır (TCK m. 191/2).
Diğer taraftan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan
kişiler, henüz haklarında bir ceza soruşturması olmaksızın yetkili makamlara
veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi edilmeyi isterlerse, haklarında
cezaya hükmolunmaz, sağlık kuruluşları da bu konudaki başvuruları yetkili
makamlara bildirmezler (TCK m. 192/4). Yani aileler çocuklarının uyuşturucu
kullanımını anladıklarında, konuyu sağlık kuruluşları ile paylaşmakta ve
kullanımın durumuna göre sağlık yardımı almaktan çekinmemeleri gerekir. Zira bu
halde de bir cezai yaptırıma uğrama ihtimali bulunmamaktadır.