TAMER KÜÇÜK
GEMİ BATARKEN ATILACAK İLK YÜK EĞİTİM OLMAMALI...
GEMİ BATARKEN ATILACAK İLK YÜK EĞİTİM OLMAMALI...
Deprem felaketlerinin yaşanmaması için Eğitimin şart olduğunu söylemeyen profesör kalmadı.
Her gün neredeyse bütün kanallarda bir Prof. Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu anlatıyor.
Dinliyoruz…
Dinledikten sonra bir şeyler söyleyebildiğimize, tepkiler verdiğimize göre bilgiyi alıyoruz demektir.
Her şey buraya kadar güzel.
Fakat anlıyor muyuz?
Bilgi ezberlenir, kafanın bir yerinde istiflene bilir!
Bilgiye anlam kazandıran onu anlamak!
Anlaşılmayan bilgi beyin için gereksiz yük.
Anlayamıyoruz!
Ya da anlamak işimize gelmiyor…
Eğitim şart diyoruz, sonra ilk vazgeçtiğimiz şey eğitim oluyor.
Hani hikayeler vardır ya; gemi batıyordur. Önce neyi ya da kimi aktarsın’lar sorulur. Bu memlekette iktidara gelenler önce eğitimi gemiden atıyor.
Uzaktan, janjanlı ekrandan eğitim olmaz! Üniversiteler ezber yeri değil ki!
TV’de dinletileri ne kadar anlam ifade ediyorsa, dijital ortamda öğrenciye o kadar anlam katıyor.
Prof’un veya ehil bir öğretim görevlisinin gözünün içine baka baka öğrenmek, sorgulamak ne, ekrandan ezber yapmak ne?
Deprem sonrası yaşanan İMAR VE İSKAN felaketlerinin önlemesi için eğitim şart mı?
Şartsa!
Bugün eğitime ara verenler yarın olacak felaketlere çanak tutuyor demektir.
Ben demiyorum bunu… Ne haddime! Bu memleketin profesörleri söylüyor
Eğitim, eğitim, eğitim…
Kime anlatıyoruz!
Cahilin ferasetini öven cehalet örümceğine mi?