GÜLSEHER CİNAL


KADIN OLMAK...

KADIN OLMAK


Kadın olmak Allah’ın bir lütfudur,

Kadın Allah katında değerlidir, 

Ya kullar katında…

Kadın olmak zor ve sabır işidir,

Doğarsın evlat olursun,

Evlenirsin eş olursun,

Evlat dünyaya getirirsin anne olursun,

Bir türlü kendin olamazsın…

Anne olmak fedakarlık ister, 

Özveri ister, kendinden önce ailem düşüncesi,

Bir türlü ben diyemez kadına.

Anne olmak dünyanın en güzel nimetlerinden, 

Genlerimizde var fedakarlık,

Ataerkin toplum, kadına bir adım geri der… 

Gerçekte ise, bir adım geri denilen kadın doğurur, yetiştirir, büyütür evlatları...

Doğduğumuz andan itibaren 5-0 geriden başladığımız bir hayat, serüvenimizde. 

Kimimiz cinsiyetimiz yüzünden istenmeyen bebek ilan edilerek hayata gözlerimizi açıyoruz…

“Bir erkek doğuramadın, soyumuzu devam ettiremedin” baskısına maruz kalan kadınlar…

Zaman içerisinde bilimin ilerlemesiyle her ne kadar araştırmalar sonucunda kadınların suçsuzluğu ispatlansa da…

Toplumun bize biçtiği hayat sahnesindeki rolümüzün dışına çıkıp özgün karakterlere dönüştüğümüz anda, sıfatımız cici kız, tatlı kızdan farklı yönlere dönüş yapıyor.

Peki, neden bu kadar kadınlardan korkuluyor?

Bu korkunun temelinde erkek egemen toplum yapısı inancı var. 

Erkek egemen toplumda erkeğin sözü geçer,

Erkek daima üstündür ve bu yapı çoğunlukla da birçok kadın tarafından irdelenmeden,

Nedenleri araştırılmadan kabul edilir. 

Bu yüzden erkek ne yaparsa yapsın sebebi biz kadınlarız nedense...

Kadınlar erkeklere verilen bir hediyedir, kadın erkeğe hayatının en güzel hediyelerini verir, evlatlarını…

Hayatın önüne çıkardığı zorluklar karşısında dimdik ayakta duran ve eşinin yanında durarak, zorlukların üstesinden birlikte geldiğin eşinden evindeki bir eşya gibi bahsetmek, kendini onun sahibi konumunda görmek, ona her istediğin zulmü ve eziyeti yapma hakkını kendinde görmek acizlik değil de nedir?

Korkularınızı bu şekilde bastıramazsınız…

Kadına şiddetin ve kadın cinayetlerinin arttığı bir Dünya’da yaşamak, 

Her gün kadına şiddet ve cinayet haberleri duymak ve yazmak zorunda kalmak bizler için çok zor ve acı…

Hemcinslerimizi şiddete ve cinayete kurban vermek ve daha da acısı, böylesi olaylarda bile kadınların suçlanması…

Kendi acizliklerini kadınlara attıkları suçlarla temizleyen erkeklere sözümüz ve bu erkekleri haklı gören zihniyetlere elbette.

Bu zihniyetler yüzünden kadınlar her zaman toplumda kendine alan ve yer açma mücadelesi vermek zorunda kalıyor maalesef…

Hayatı boyunca bu mücadelenin zorluğunu ve yorgunluğunu yaşayan kadından korkun,

O kadını asla ezemez ve yıkamazsınız…

Zorluklarla yoğurulmuş kadını şiddetle ve beden gücüyle yıkamaya gücü yetmeyen erkek silahla yıkıp suçu da kadına atarak işin içinden sıyrılmanın yollarını arar…

Türlü oyun ve iftiralarla ceza indirimi, kravatıyla iyi hal indirimi arar…

Kadın cinayetlerinde ve çocuk istismarlarında bu indirimlerin yapılmaması, başka bir hayata son veren kişinin (caninin) kendi hayatını düşünerek suçu işlememesi noktasında daha caydırıcı olabilir mi?

Üç beş sene cezayla kurtaramayacağının farkına varmasını sağlar mı?

Namus sadece kadınlara mahsus bir durum değil,

Cinayet işleyen bir erkeğin ilk savunması namusumu temizledim oluyor…

Sadakat bir toplumun temel taşı, ancak karşılıklı sadakat olmazsa temel taşı oynayan toplum çöker!

Toplum mutlu kadınlarla güzelleşir.