Kozlu’nun sessizliğinde yankı bulan, sıra dışı bir aşk hikayesiyle karşı karşıyayız. İş dünyasının farklı uçlarında yer alan iki insanın yolları, bir iş toplantısında kesişir. Bu tesadüfi karşılaşma, her ikisi için de alışılmışın dışında bir maceranın başlangıcı olur. Hikayemizin kahramanlarından biri, kendi emeğiyle varlık kazanmış, güçlü bir iş kadınıdır. Kariyerine odaklanmış ve bağımsız bir hayat sürmektedir. Diğer tarafta ise Kozlu’da tanınmış, başarılı projelere imza atan bir müteahhit vardır; evli ve toplumda saygı gören bir adam. Rutin hayatının getirdiği sıkışmışlık hissiyle baş etmeye çalışırken, bu iş kadınıyla olan yakınlığı hayatına farklı bir anlam katmaya başlar.
İkilinin yolları, prestijli bir proje için bir araya geldiklerinde kesişir. Başlangıçta tamamen iş odaklı olan görüşmeler, zamanla kişisel sohbetlere evrilir. Farkında olmadan birbirlerine çekim hissetmeye başlayan bu iki insan, şehirdeki kalabalıktan uzaklaşarak Kozlu’nun tenha yerlerinde buluşmaya başlar. Bu buluşmalar onları günlük hayatlarının dışına çıkarırken, duygularının da giderek derinleşmesine neden olur. İş kadını, uzun zamandır hissetmediği bir heyecanla karşı karşıyadır. Müteahhit ise, bu yeni hislerin getirdiği yoğun duygularla baş etmeye çalışırken, içindeki vicdan azabıyla yüzleşir.
Birlikte vakit geçirdikçe, ikisinin de hayatında bir şeyler değişmeye başlar. İş kadını, toplumun çizdiği sınırlara rağmen bu ilişkiye kapılmaktan kendini alıkoyamaz. Müteahhit ise, iş dünyasında tanıdığı birçok insanın bakışlarının üzerlerinde olduğunun bilincinde, ama hissettiklerini kontrol edemez. Her buluşmada içsel çatışmaları artarken, duyguları da aynı oranda güçlenir. Bu yasak ilişki, ikisi için de baş edilemez bir bağımlılık haline gelir.
Ancak, bu gizli ilişki çevrelerindeki insanların dikkatini çekmeye başlar. Kozlu gibi küçük bir yerleşim yerinde, kimsenin gözünden kaçmayan bu buluşmalar, kulaktan kulağa dolaşır. Dedikodular, müteahhidin evli oluşu ve iş kadınının itibarı göz önünde bulundurulduğunda, bir skandala dönüşme potansiyeli taşır. Bu söylentilere rağmen, ikisi de ilişkilerini sürdürebilmek için çaba gösterir. Gizli telefon konuşmaları, plansız buluşmalar ve toplumdan gizlenerek geçirilen zamanlar, yasak aşklarının bir parçası olur. Fakat zamanla üzerlerindeki toplumsal baskı ve gizliliğin getirdiği stres onları yıpratmaya başlar.
Sonunda, ikili, yaşadıkları ilişkinin sürdürülemez olduğuna karar verir. Dedikoduların artması, ailelerin şüphelenmesi ve toplumsal baskı, onları bir seçim yapmaya zorlar. Tüm bu duygusal karmaşa içinde, ikisi de yollarını ayırmanın en doğru karar olduğuna inanır. Vedalaşırken, aralarındaki hisler tamamen sönmese de, hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeye karar verirler. Ayrılık her ikisinde de derin bir iz bırakır; yaşadıkları, unutulmaz bir sır olarak kalır.
Yukarıdaki yazı tamamen hikayeden ibarettir.
Keşke,
Kozlu’yla ilgili daha güzel hikayeler yazabilseydik.
Mesela;
Kozlu’da adliye, devlet hastanesi ve vergi dairesi var. Kamu hizmetleri hem vatandaşların derdine derman oluyor, hem istihdama katkı veriyor, hem de ekonomik kazanım sağlıyor.
Mesela;
Kozlu’da binlerce genç belediyeden iş beklemek yerine kurulan Orta Ölçekli Organize Sanayi’de istihdam ediliyor.
Mesela;
Kozlu’da kaldırımlar elektrik direkleri, trafik ışıkları ya da yön tabelalarıyla işgal edilmeyip yayalara bırakıldı.
Mesela;
Kozlu’da güllük gülistanlık havalarda elektrikler ya da sular kesilmiyor.
Mesela;
Kozlu’da İhsaniye Mahallesi’ne TOKİ geldi ve şehir sahil şeridine sıkışmışlıktan kurtulup genişledi.
Ne güzel olurdu değil mi?
Aslında bunlar hayal değil.
Sadece bir ve beraberce olmayanları isteyerek toplumsal hareket etmemiz gerekiyor.
Maalesef bu anlamda sıfırız.

