Zonguldak’ta son beş yılda yaşanan olayları
hafızalarımızda canlandırıyoruz.
Mesela,
İnşaatı bitmemiş yurda öğrenci yerleştirmeler,
İhalelere fesat karıştırmalar,
İhalesiz yandaşlara iş vermeler,
Zimmete para geçirmeler,
Avanta almalar,
Rüşvet vermeler,
Hısım-akrabaları işe almalar,
İmar yasasını yok saymalar,
Şantajlar,
Tehditler,
Silah çekmeler,
Adam yaralamalar,
Tefecisi,
Zehir taciri,
Ne ararsan var.
Ne hikmetse,
Tüm bu olan-bitenlere rağmen,
Hiç kimse sesini çıkarmıyor.
Film izler gibi izleniyor sadece.
Düşünsenize,
Kamu kurumunun kasasından,
Teminat mektubu çalınıyor,
O kurumun en tepesindeki yetkili,
Hala koltuğunda oturuyor.
Olacak iş değil…
* * * * * * *
YİYİN BİRBİRİNİZİ…
Zonguldak’ta,
Siyasetçisinden tutun,
Gazetecisine kadar,
Hemen hepsi,
Birbirinin arkasına geçmiş,
Puan almaya çalışıyor.
Neredeyse,
‘Söz konusu menfaatse, gerisi teferruattır’ diye
bağırıyorlar.
Senaryosu böyle olan filmin,
Sonu da elbette bellidir.
Böylesi bir memlekette,
Sorunlarla boğuşmaya mahkumdur.
Yıllardır,
Zonguldak kendini yedi,
Şimdi,
Zonguldak’ı yiyenler,
Birbirini yiyor.
İlahi adalet işte.
Er ya da geç tecelli eder.
Biz nelerini gördük.
Sahte beyan vererek,
Devleti kandıranlardan tutun,
Emeği sömüren haber hırsızlarını biliyoruz.
Birde yüzsüz yüzsüz çıkıp,
‘Bizim haberlerimizi çalıyorlar’ demezler mi!
Suratlarına tükürelim diyoruz,
Tükürüğümüze yazık olur diye geri duruyoruz.
Bunların,
Zonguldak’ı falan düşündükleri yok.
Bunların tek derdi,
Kendi cepleri.
Arpasız kaldıkça,
Darı ambarına saldırıyorlar.
Kim kemik atarsa,
Peşinden koşup,
Yalamaya başlıyorlar.
Ne diyelim,
Afiyet olsun…